Her insanın yaşamı boyunca en az bir tane sahibi olduğu travmaların aile bağlarına etkisini inceleyeceğiz. Yaşanılan travmalar kişinin tüm insan ilişkilerini etkileyebilecek kapasiteye sahip olurlar. Bu, insan ilişkilerinin en başında geleni aile bağları yani aile ilişkileridir.
Travma
Kısaca yaşanılan üzücü ve olumsuz yönde derinden etkileyerek bireyde iz bırakan olay ve durumlara travma demekteyiz. Kişinin özellikle hiç beklemediği anlarda dayanma gücünü ve enerjisi en üst seviyede zorlayan, günlük yaşantısına devam etmesini oldukça zorlaştıran ve engel olan olaylardır. Taciz, tecavüz, istismar, doğal afetler, ciddi kazalar, ölümcül hastalıklar, psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, savaş, işkence görmek veya bu durumlardan bazılarının çok sevilen bir yakının ya da aile bireylerinden birinin başına gelmesi gibi durumlarda travma oluşabilmektedir.
Her bireyin psikoloji sağlamlığı farklılık göstermekte olduğu için, yaşanılan aynı durum A ve B iki ayrı kişide aynı ölçüde travma yaratmayabilir. Ya da A kişisinde travma yaratırken B kişisinde hiç bir travma belirtisi görülmeyebilir. Özellikle toplumsal travmaları ele alırsak, aile ilişkileri yakın olmayanlar, sosyal destekten mahrum olanlar travmanın etkisini daha ağır şekilde yaşayabilirler.
Travmaların Aile Bağları Üzerine Etkileri
Travmaların aile ilişkileri üzerindeki etkileri anlamamız hem travma sahibi için hem de travma sahibinin yakın aile üyesi için önemli bir konudur. Travma yaşayan kişi aile bireylerinin desteğine ihtiyaç duyarlar ve bunun psikolojisiyle içe kapanma, aileye yabancılaşma ve öfkeli ruh hali ailedeki diğer bireyler tarafından yanlış anlaşılabilmektedir. Ailenin diğer üyeleri kendilerini bu durum karşısında çaresiz ve travma sahibi kişiye ulaşılması imkansız olarak görebilirler. Bunun neticesinde aile içi iletişim olumsuz yönde gelişir ve ilerleyerek sağlıksız bir iletişim ağı oluşturur. Aile bireyleri travma sahibi kişiye yardımcı olmak, iyileştirmek amaçlarını edindikleri için kendi hayatlarını kısıtlama ve rutin işlerin aksaması yoluna girilebilmektedir. Bu sebeple belirli bir zamandan sonra aile üyeleri, travma sahibi kişiyi günah keçisi olarak görmeye başlayabilirler.
Travmaların aile bağlarına olumsuz etkilerinden en önemlileri arasında bu faktör bulunur. Aynı zaman travma sahibi, travma yaşamamış olan diğer aile üyelerine karşı kıskançlık, kin veya öfke duyguları geliştirebilirler. Bu duygunun neticesinde travma sahibi kişi daha sonrasında pişmanlık duyabilir ve bu da kişiyi kısır döngü içerisine çekebilir. Travmaların insan ilişkilerine olan etkisi en fazla aile ilişkilerinde görülür. Örneğin travma sahibi kişi ailesine karşı çekimser ve öfkeli bir tutum sergilerken okulda veya işte hiç bir şey olmamış gibi yaşamına devam edebilir.
Travma Sürecinde Aile Bireyleri Neler Yapmalı
Travmaların atlatılma süreci zorlu ve uzun olabilir. Bu noktada travma sahibinin en yakını olan aile bireylerinin sabırlı bir şekilde sergilemeleri gereken birkaç önemli noktadan bahsetmek istiyorum. Öncelikle travma sahibi kişinin güvenliği sağlanmalı ve istediği mesafelerde yanında olduğunuz hissettirilmeli. Aksi halde travma sahibi kişi kendini sıkışmış ve baskı altında hissedebilir. Travmaların yoğunluğu ve süreci kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir bu yüzden diğer aile üyelerinin rutin yaşamlarını ve işlerini aksatmamaları önemlidir. Bu sayede travma sahibi kişiye destek mekanizması da sağlanmış olur. Travmaların etkilerini en hafif sıyrıklarla atlatabilmek için hem aile bireylerinin hemde travma sahibi kişinin uzman bir destek alması şarttır.