Her insanın yaşamı boyunca mutlaka karşılaştığı küçümseme davranışında bulunan ve aşağılayıcı tavırlar sergileyen kişiler bulunur. Bu kişilerle karşılaşmak insan hayatının en kötü deneyimlerinden birisi halini alır. Özellikle uzun süre boyunca bu kişi veya kişilerle iletişim halinde bulunan ya da bulunmak zorunda kalan kişiler için ise travmatik etkilere dahi sebep olabilir.
Küçümseme Davranışı Nedir
Küçümseme davranışı, çevresindeki kişileri aşağılamak, incitme, alay konusu haline getirmek gibi tavırlar ile görülmektedir. Bu tür davranışlar karşı tarafın duygularını incitir. Etraf tarafından popülerlik kazanmak, eğlenceli kişilik olduğunu düşündürmeye çalışmak veya küçümsenen kişiye karşı kişisel yönden olumsuz duygular beslemek gibi nedenlerle gerçekleşebilir. Ancak küçümseyici ve aşağılayıcı tavırlar sergileyen birey bu davranışı kişi fark etmeksizin ve sürekli olarak gösteriyorsa altında farklı psikolojik nedenler yatıyor olabilir.
Küçümseme Davranışı Sergileyen Kişiler
Aşağılayıcı tavırlar sergileyen kişilerde empati duygusu gelişmemiştir. Başkalarının duygularını farkında olmadıkları gibi kendi duygularının da farkında olmazlar.
Sağlıklı iletişim kuramazlar. Sağlıklı iletişimin ve ilişkilerin odak noktası olan anlayış, hoşgörü ve samimiyet alanlarında yetersiz olurlar.
Gerilim ve fikir ayrılığına toleransları oldukça düşüktür. Yaşanılan sorunları akılcı ve sakin bir şekilde çözme konusunda iyi değillerdir.
Duygu ve düşüncelerini sözlü iletişim yoluyla aktarmak yerine aşağılayıcı ve küçümseyici tavırlar olan; yüz buruşturma, iç çekme, söylenme, küçümseyici bakışlar atma şekillerinde gösterirler. Özellikle ” ne kadar safsın.” , ” ne hakkında konuştuğunu dahi bilmiyorsun” , ” böyle düşündüğüne inanamıyorum” , ” senden başka kimse böyle düşünmezdi zaten” gibi cümleleri sık kullanırlar.
Küçümseme tavırları sergileyen kişiler sanılanın aksine özgüvenleri aslında düşük olan kişilerdir. Kendi benliklerine karşı da sevgi duymazlar ve her şeyden memnuniyetsizdirler. Her türlü durum ve olaya olumsuz yönlerden bakar, bunu başkalarına da yansıtmaktan çekinmezler. Karşı tarafa zarar vererek, duygularını inciterek kendi acılarından bir süre kurtulmaya çalışırlar.
Ayrıca
- İlgi odağı olmayı severler.
- Kıskançlık duyguları yoğundur.
- Çevresindeki çoğu kişinin kendisi için bir değeri bulunmaz.
- Yanlışları aramayı seveler.
- Başkalarının başarı ve mutlulukları bu kişileri mutsuz eder.
- Diğer kişilerin acı çekmesinden keyif alırlar.
- Bir başarınızı paylaştığınız zaman şans veya tesadüf olarak başarıyı elde ettiğinizi söylerler.
- Güç ve para önemlidir. Bu sayede kendilerini daha önemli hissederler.
- Bazı kişiler ise yetersizlik duygularını, eğitim veya entellektüel yönlerini öne çıkarıp kullanarak eksikliği kapatmaya çalışırlar.
- Çevresi tarafından içtenlikle sevgi ve saygı görmezler.
Bu kişilerin çoğunda ciddi kişilik bozuklukları rahatsızlıkları bulunur. Çoğunun çocukluk dönemi travmatik olaylarla dolu olup sevgi ve ilgi ihmali ve istismarına maruz kalmışlardır. Sağlıklı şekilde bireyselleşememiş ve sağlıklı iletişim konusunda yetiştirilmemişlerdir. Böyle insanlar hayatınızı düşğndüğünüzden daha fazla etkileyebilir ve sandığınızdan daha fazla olumsuzluklar yaşamanıza sebebiyet verebilirler. Yakın çevrenizde böyle bir kişi var ve yardımcı olmak istiyorsanız psikoterapi almasını sağlamalısınız.