Son zamanlarda artan küresel ısınma gibi pek çok etkenden dolayı yeni enerji sistemlerinden birisi olan Dyson küresine olan ilgi artmaya başlamıştır. Herkesin de bildiği üzere gezegenimiz üzerindeki enerji kaynaklarımız sonsuza kadar var olmayacak. Her bir enerji kaynağı yavaş yavaş tükenmektedir. Sınırlı olan bu kaynaklar bir gün tükendiği zaman bizler için zor günlerde başlayacak. Bu nedenle o korkunç günler gelmeden önce herkes önlemini almalı. Bunu yapmak herkesin zoraki bir görevidir. 1960 yılında bir fizikçi olan Freeman Dyson bu soruna yönelik çözüm sunmak için Dyson küresi olarak adlandırdığı teorik çalışmayı çözüm önerisi olarak sundu.
Gelecekteki Enerji Sistemlerimiz (Dyson Küresi)
Dyson Küresi; Bir yıldız üzerindeki enerjinin tümünü sağlamak amacıyla onun çevresinde bulunan enerjiyi kullanım sağlayabileceğimiz bir enerji formuna döndürmeye yarayan bir yöntemdir. Bu küre yıldızın yüzeyini tamamen kaplayan bir yapı olmaktadır. Yıldızın yüzeyini saran reseptörlerle yıldızda bulunan tüm enerjiyi istediğimiz zaman istediğimiz yere veya batarya olarak çevirmemize yaramaktadır. Başka bir seçenek daha doğrusu önerisi ise insanlığın Dyson küresinde yaşamasıdır. Buna benzer bir konsept bilim-kurgu filmlerinde de kullanılmıştır. Örneğin Star Trek ve Next Generation bunlardan birisidir.
Güneş sisteminde, bu küre, saniye de 400 septilyon watt (10^24) toplayabilmek için 93 milyon kilometrelik alanda güneşi çevreleyerek şu an da dünyada kullanılan enerjinin trilyon kat fazlasını sağlayabilmektedir. Bu projenin en büyük sorunu ise; bu denli büyük ve sağlam mega yapıyı oluşturabilmek için bu kadar güçlü bir malzemenin olmamasıdır.
Bunun yanı sıra; aynı miktarda enerji sağlayabilmek için on binlerce olan güneş panelleri bir araya gelerek Dyson küresi de oluşturulabilir. Dyson sürüsü olarak da adlandırılan bu küre çalışma şekli şu şekilde ifade edilebilir.
Güneş etrafındaki hizalı güneş panel dizileri, güneş ışınlarını enerji olarak dönüştürür. Bu panelleri üretebilmek için gerekli olan materyalleri parçalanmış asteroidler ve güneş sisteminde bulunan gezegenlerden elde edebiliriz.
Güneş ortalama olarak 5499 derecelik sıcaklıktadır. Bu nedenle bu panellere bir de soğutma sistemi eklemek gerekmektedir. Sıcaklıktan kaynaklı olan deformasyonu önlemek için de kullanılacak radyatörler panellerin arka kısmında ki aşırı ısıyı farklı yönlere yayabilmektedirler. Fizikçi Freeman Dyson’a göre, uzak olan yıldızların etrafında bulunan ısı frekansının şeklinden, aynı teknolojiden faydalanan uzaylı varlıkların tespit edilmesine yardımcı olacağını düşünmekteydi.
Fotonlar solar panellerin yüzeyine çarparken, onları yavaş bir şekilde geriye doğru iterler. Panel üzerlerinde ki iticiler, panel sürülerinin stabil kalmasına ve çarpışmalarına engel olmak amacıyla zaman zaman ateş alabilmektedirler. Proje basit bir bilim kurgu hayali olarak görülse de öyle değildir. Günümüzde nüfus artış hızı oldukça fazladır. Dünya üzerindeki enerji tüketimi de aynı oranda artıyor.
Güneş enerjisi 50 yıllık süreçte dünyanın enerji ihtiyacının %40’lık oranını karşılayabilecek. Ev aletlerimizi, telefonlarımızı ve çeşitli eşyalarımızın çalışmasını sağlayacak. Dünyanın fabrikaları, ağır sanayi ihtiyaçları, atölyeleri mevcut. Nükleer füzyon santrallerini geliştirmek ise işimiz oldukça zordur. Nedeni ise güneş enerjisi tek başına dünyanın enerji ihtiyacını karşılayamayacak. Gezegenin tümünü paneller ile kaplamadan yada dağların yüzeyine grafen boya sürmeden başarmamız mümkün değildir.
Fakat bu denli enerji tüketimi artışı yüzünden ileri ki zamanlarda bunlarda yeterli gelmeyecektir. Dyson küresi teknik olarak olanaksızlığa alternatif çözüm önerisi olarak güneş panellerinden ziyade farklı şekillerde de uygulanabilir. Bazı uygulanabilir sistem düşünceleri;
Dyson Halkası
Yıldızın tüm yüzeyini tamamen kaplamak yerine etrafını yüzük benzeri halkalar ile yıldızın etrafını saran dizilimler olarak ortaya atılmıştır. Bu yöntem sayesinde daha az malzeme kullanılarak daha dayanıklı bir yapı oluşturulmak istenmektedir.
Alderson Disk
Dan Alderson tarafından ortaya sürülen bu fikir ise en kolay anlatımla, yıldızın ekvator çevresinde düzlem boyunca çevrelediği bir disk yapısı olarak ifade edilir. Bu disk ile yıldızın tüm enerjisini toplamaktan ziyade sadece ekvatorun çevresinde bulunan bölgenin yaymış olduğu enerjiyi elde etmek amaçlanmıştır. Bu disk yapısı ise birkaç bin km kalınlığı ve 149,5 milyon km astronomik birim çapından oluşacağı için geniş bir medeniyete ev sahipliği yapacaktır.
Dyson hakkında kısa bilgi verecek olursak;
1923 yılı İngiltere doğumludur. Cambridge bölgesinde Trinity Kolejinde matematik ve fizik üzerinde eğitimler aldı. Burada Arthur Eddington ve Paul Dirac gibi fiziğin önde gelen isimleri ile çalışmalar sağladı. 2. Dünya savaşı esnasında Kraliyet Hava Kuvvetleri Bomber Ünitesinde sivil bilim insanı unvanıyla görev yaptı.
Savaş sonunda ise fizik üzerinde çalışmalar yapmak üzere ABD’ye gitmişti. ABD’de Richard Feyman ile kuantum fiziği üzerinde çalışmalar sağlayarak elektro dinamiğin rekabet içindeki iki teorisini birleştirdi. Bununla atom altı parçacıklarının ve ışığın nasıl etkileştiğini çözdü. Bu ve buna benzer çalışmaları hala modern fiziğin öncüsü olmakta ve temellerini oluşturmaktadır.